31 Ekim 2015 Cumartesi

Olmaz Olsun Böyle Tango!

Gün geçmiyor ki Beşiktaş mükemmel top oynamasın, bol skor üretmesin, Mario Gomez gol atmasın. Fakat geçtiğimiz günkü Kasımpaşa mücadelesi gibi bazen bu bol skorun yetmediği de oluyor. Rakiplerinin <özellikle Fenerbahçe'nin> bir gol atıp yatma işini iyi becermesi ve Galatasaray'ın son haftalarda gittikçe artan formu, Beşiktaş'ın 4 puanlık avantajını muhakkak koruması gerektiğini gözler önüne seriyordu. Fakat daha ilk haftadan iyi oynayan Beşiktaş, rakibinin 3 isabetli şutla 3 gol bulması neticesinde 2 puanı bıraktı ve iyi ve baskılı oyununa rağmen 4 puanlık farkı koruyamadı.


Beşiktaş'ın iyi oyunundan söz ettik fakat Beşiktaş'ın karşısında da ligin en az gol yiyen ekibi, Rıza Hoca'nın ekibi Kasımpaşa vardı. Geçtiğimiz sene ligin 2. yarısında Bilic ile Kasımpaşa'yı 5leyen Beşiktaş'ın bu maçı 3-3 bitirmesi ile ilgili yapabileceğim en net yorum Rıza Hoca'nın Kasımpaşa'yı daha üretken ve iyi olan Beşiktaş'a kafa tutacak bir takım haline getirmiş olduğudur. Buradan da Rıza Hoca'yı tekrar tebrik edelim.

Maçın sonundaki tartışmalı penaltı kararı ise aslında tam bu blogun açılışının akabinde gelmesi ile şahsen benim yüzümde güller açtırdı. Zira mükemmel(!) hakemimiz, gururumuz(!) Cüneyt Çakır, 90. dakikada 5 dakika uzatma vermiş, Eren Derdiyok'un sakladığı topta Beck'in müdahelesi sonrası tacı Beşiktaş'a vermiş, daha sonra Atiba'nın kol ile müdahelesini es geçmiş ve Beşiktaş lehine 90+2. dakikada bir penaltı vermiş bulundu. Penaltının netliği tartışmayacağız fakat öncesindeki bu kadar olayı es geçmesi ve itirazlardan sonra oyunun 94:25'te başlayıp 95. dakikanın içinde bitmesi Cüneyt Hoca'nın 'berabere bitsin, kimse başımı yemesin' tasarrufundan başka bir şey değildir.



Oyuncu bazında baktığımızda ise Beşiktaş'taki puan kaybının bir numaralı sorumluları olarak görülen etken defansın sol bloğunu oluşturan İsmail - Milosevic ikilisinin kötü oyunu. Özellikle Milosevic'in ilk maçındaki bu performansı, devre arasında dönecek olan Veli'yi ve 2. yarının ortalarında tam performansla oynayacağına inandığım Tolgay'ın dönüşü ile ortadan tamamen kalkacak olan orta saha transferiyle beraber o bölgeye 'pırpır stoper' diye tabir edilen, kelebek gibi uçan, arı gibi sokan, sol mu sol ayaklı, Samuel Umtitivari fakat elbette onun kadar isim yapmamış bir adamın geleceğini düşündürüyor bana.

Fakat bırakılan 2 puanın ana sebebi bana kalırsa Şenol Hoca'nın ilk 11 seçimi. Antalya maçında 5 atan takımı bozmak istemeyen Güneş'imiz, canımız, ciğerimiz, biricik hocamız skorun da bana verdiği 'OH KONUŞ TABİ AMINA KOYIM KAZANSAYDIN BÖYLE DEMEZDİN'ci rahatlıkla sınıfta kaldı. Fakat erken gelen 2 değişiklik ile bizi biraz daha Quaresma izlemekten kurtaran hocama saygılarımı sunuyorum. İlk önce Necip yerine bir ofansif orta saha aldı, en sonunda da riskleri almaktan çekinmedi, doğru dakikada stoper çıkardı, forveti çiftledi. Fakat savunmadaki basit hataları kapatacak gol sayısına bu da ulaştıramadı Beşiktaş'ı.



Kasımpaşa'nın önce baskı ve ikili sıkıştırmaları çok doğru yaparak Beşiktaş'ın pas oyununu bozmaya çalışması, hatta ve hatta bozması, takımın dinamosu Atiba'yı dahi top kayıplarına ve pas hatalarına zorlaması galibiyetin anahtarı oldu. Fakat benim asıl bahsetmek istediğim olay, tango olayı. Takımımızda son derecede enteresan bir adam var. İsmi Jose Sosa. Yan top kullanır, ön direkte kalır, top kalkmaz bile. 5-6 maçta bir asist yapar, yakışıklı diye taraftar tapar. Bugün de 2. golde mükemmel bir asist ile <bu sefer benim dahi gözümü boyadı, az sonra göstereceğim> yine gözleri boyasa da dakikalar sonra hücumda yaptığı APTALCA top kaybı dönüp Kasımpaşa atağına dönüştü ve top Beşiktaş kalesine 3. defa girdi.

Sosa'nın sahadaki basit hataları ve isteksiz görüntüsünü ilk defa görmediğimiz de ortada. Geçtiğimiz seneden beri senenin belirli dönemlerinde regl olmuş kadın gibi tripleri gelen Sosa efendi tangoda eşinin sürekli ayağına basıp mükemmel giden bir dansı mahvediyor. Ve bundan hiç ders almıyor. Quaresma ile beraber takımdaki en büyük karın ağrısı olan ikili durumundalar bence ve geçtiğimiz hafta yediği kesiğin süresinin uzamasını, Kerim Frei gibi bir gencin sahada sağa sola kaçan serbest bir rolde oynaması gerektiğini, hiç olmazsa Cenk - Gomez çift forvet hattıyla başlanması gerektiğini düşünüyorum.



8 Kasım Pazar günü yeni stadını açacak olan Bursaspor karşısında zorlu bir 90 dakikaya çıkacak olan Beşiktaş'ın önündeki süreyi iyi çalışarak değerlendirmesi gerektiğini, hafta arasındaki UEFA Avrupa Ligi müsabakasını da kayıpsız geçmesini diliyor, Şenol Hoca'ya Tosic'i tekrar bir hatırlaması gerektiğini söylüyorum buradan. Yazımı da maçı anlık takip ederken Beşiktaş'ın 2. golü ve Kasımpaşa'nın 3. golü sonrasında twitter üzerinden heyecan ile attığım 2 tweetin görseli ile noktalıyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder